2021’de bir bisiklet almayı denediniz mi? İnternetten araştırıp beğendiğiniz bir marka-modelin peşine düştünüz mü?
Öyle ise yüksek ihtimal ile ‘stokta yok’ lafını çokça duymuş olmalısınız.
İşi bisiklet üretmek olan üreticilerin lansmanını yaptıkları modeller, birden yollarda göremediğimiz birer mite dönüştüler. Var gibi görünüyorlar ama aslında yoklar. Bir katalog fotoğrafından fazlası değiller, ama çok güzeller.
Peki ne oldu?
Cevap aslında hem basit, hem de oldukça karmaşık.
Kısaca cevaplamak gerekirse, sorumlu Covid-19.
Pandeminin başlangıcındaki belirsizlik ve panik artık geride kalmış gibi görünüyor. Neredeyse hepimiz duruma bir şekilde adapte olduk. Evet hala dikkat ediyoruz, ancak artık sokaklar boş değil, eski rutinlerimize farklı şekillerde de olsa dönüş yapıyoruz.
‘Öncelikli Sektör’ Bilmecesi
Pandeminin ilk günlerinde bu virüsün neler yapabileceği, hastalığın tam olarak ne olduğu bilinmiyorken ‘öncelikli’ sektörler dışındaki tüm üretim neredeyse durdu. Üstelik durum Çin’de başlamıştı ve pek çok sektör gibi bu sektör de Uzakdoğu’ya bağımlıydı.
Bisiklet, oldukça basit bir şey gibi görünmesine karşın aslında üretimi kompleks bir araç. Bisiklet üreticisi olarak bildiğimiz dev markaların hiçbiri normal olarak bisiklette kullanılacak her parçayı ayrı ayrı üretmiyor. Dolayısı ile her bir parçanın ayrı tedarikçilerden alınıp montajının yapılması gerekiyor. Küresel sektörün %35 oranında bağlı olduğu Çin’i ve bunun yanında üretimin kalan %65’lik kısmının neredeyse tümünü oluşturan diğer Uzakdoğu ülkelerini de düşününce küçük bir sorundan bahsetmediğimizi görebiliriz.
Bunlar sadece başlangıçta olanlar, siz bir de sonrasını okuyun.
Sonrasında ise nerdeyse tüm ülkelerde bir karantina dönemine girildi. Bizim ülkemizde de farklı kombinasyonlarla ilan edilen sokağa çıkma yasakları insanları farklı uğraşlara yönlendirdi. Doğal ekmek yapımı, çiçek bakımı, evde göze batan bazı şeylerin ufak tadilatları derken, yasakların sınırlı da olsa kalkması ile birlikte hepimiz kendimizi dışarı atmak istedik. Ama orada da bir sorun vardı. Toplu taşıma kullanmayı göze almak oldukça riskliydi. Yürümek iyiydi ama bol ekşi mayalı ev ekmeği sonrası yeterli gelmedi. Spor salonları da kapatılınca bireysel ve dolayısı ile güvenli bir spor olarak herkesin aklına bisiklet geldi.
İlk günlerin korkusu ile kepenk kapatmaya hazırlanan bisiklet dükkanları; sadece mağazadakileri değil, depolarında yıllardır bekleyen bisikletleri bile bir bir sattılar.
Beklenenin üzerindeki bu talep üreticilere oradan da tedarikçilere iletildiğinde artık o sözcükler duyulmaya başlamıştı; ‘stokta yok.’
“Bahar geldi geçti, sen gelmez oldun”
2020 ortalarına doğru bisiklet parçası üreten fabrikalar nihayet yavaş yavaş açılmaya başladılar. Fakat Covid-19 önlemleri doğrultusunda üretim hacimleri oldukça düşüktü. Zaten kapalı kaldıkları aylar boyunca söz verip de üretemedikleri dünya kadar sipariş varken, bütün dünyanın aynı anda kendini sokaklara atıp bisiklete binmek istemesiyle birlikte talep de giderek arttı ve nurtopu gibi bir kısır döngüye girilmiş oldu.
Üstelik bisikletin kendisi de başlı başına bir virus gibi; bir kez bisiklete alışan için bisiklet hep vardır. Dolayısı ile sadece yeni bir bisiklet almak için değil, arızalanan parçasını değiştirmek, bisikletin komponentlerinde iyileştirme yapmak isteyen pek çok kullanıcı da aynı şeyi duydu: ‘Stokta yok.’ Çünkü sadece hazır bisiklet değil, yedek parça/komponent için de aynı şey geçerliydi.
Tedarik ağındaki baskı sadece üretim alanında gerçekleşmedi. Bu ürünlerin sevkiyatında da üretime benzer sıkıntılar yaşandı. Örneğin liman işletmelerinin Covid-19 önlemleri doğrultusunda daha az kapasite ile çalışması, hazır ürünlerin limanlarda uzun süreler beklemesine yol açtı.
Süveyş Kanalı’nda yan dönen geminin günlerce kanalı kapatması üzerine dünya ticaretinin ne kadar kayıp verdiği yazıldı, çizildi. Evet bu da tekil değerlendirildiğinde oldukça büyük bir sorun. Ancak böyle bir döneme bakınca ne yazık ki ufak bir problem olarak kenarda kalıyor. Ama bir şey ters gidecekse, ters gider. Murphy kanunları burada da işledi diyebiliriz.
2023’te şahlanıyoruz. Kesin!
Bu süreçte kimi üretici firmalar bazı modelleri 2023 yılında teslim edebileceklerini açıklarken, bazıları kataloglarında yayınladıkları donanımlar yerine, alternatif donanım özellikleri ile üretim gerçekleştirdi. Bazı firmalar ise lansmanını yapıp, üretimini gerçekleştiremedikleri ürünleri tamamen kaldırdılar.
Örneğin Bisan’ın çok sevilen trekking bisikletlerinden TRX8600 serisi daha önce sabit maşa ile üretilirken, bu sene maşa tedariğindeki sıkıntılar nedeni ile amortisörlü maşa ile değiştirilmek zorunda kaldı. Amortisörlü maşa, sabit bir maşanın aksine daha yüksek maliyetlere neden olsa bile, söz verilen siparişleri tamamlamak adına fiyat yükseltmeden yapılan bu değişiklik, ülkemiz şartlarında amortisörlü maşa zaten çok sevildiğinden olumlu karşılansa da, bu bisikleti sabit maşası ile sevenler bir kez daha düşünmek zorunda kaldı.
Ne demek bisiklet yok? BİM’de bile var?
Doğru, tüm indirim marketler leblebi gibi bisiklet sattılar. Çünkü, bu sıkıntı yaşanmaya başlandığında, tüm parça üreticileri için öncelik düşük segment bisikletlerin oldu. Sayıca daha fazla üretilen ve elbette daha fazla sayıda kullanıcıya sahip bu bisikletleri etrafta görünce dünyanın bisiklet kıtlığı yaşıyor olduğunu düşünmek belki imkansızdı. Ancak, tüm üretim bu düşük segmentli ve yüksek satış rakamlı bisikletlere yoğunlaştığından, orta-üst segment bisikletlerin üretimi bir rüya halini aldı.
Bisiklet sezonu diye adlandırdığımız Nisan-Eylül ayları arasında kalan süre, iyi bisikletler kullananlar için açlık ve sefalet içinde geçmiş olsa da, şu günlerde daha ‘iyi’ bisikletler nihayet fabrikalardan çıkıyor.
Örneğin yine Bisan’ın heyecanla beklediğimiz All-Trail serisinden bisikletleri nihayet görmeye başladık. GRX serisi için biraz daha beklemek gerekiyor. Fakat All-Trail Eco/Claris, daha fazla beklemeye sabrı olmayanlar için alternatif olacak güçte.
İyi dilekler ve kapanış :)
Dünya ahalisi olarak yaşadığımız büyük dalgalanmalar her sektöre etki ettiği gibi bisiklet sektörünü de derinden etkiledi elbette. Pandemi öncesi ‘iyi’ bir bisikleti güncel fiyatına göre çok daha uyguna almış belirli bir azınlık dudak kenarlarındaki alaycı kıvrımla yollarda pedallarken, 2021 yılı yeni bir bisiklet hayali kuran ya da bisikletini ‘upgrade’ etmeyi planlayan milyonlar için tüm dünyada hayal kırıklıkları ile dolu bir yıl oldu. Görünen o ki, bu domino taşı etkisi, 2023 yılı sonuna kadar olağan üretim şartlarına dönülmesini imkansız hale getirdi bile.
Küçük kraliçemiz Corona; getirdiği tüm yıkım bir yana, insanlığa bir şeyleri işaret etmeye devam ediyor. 2020 ve 2021, orta boy bir aksaklıkta tüm sektörün tıkandığı, sorunlara çaresizce alternatifler üretmeye çalıştığı ve maalesef başaramadığı bir iki yıl olarak kenara yazıldı. Eskiler ‘her şerde bir hayır vardır’ derler ya; bakarsınız bu daralma, var olan markaların yaşadığı tecrübelerden ders çıkardığı, hatta yeni markaların ortaya çıkıp oyunun kurallarını baştan yazdıkları bir yeni dönemin öncüsü olur. Bu da biz kullanıcılara daha çok seçenek, daha yüksek teknoloji ve daha iyi bir bisiklet deneyimi olarak geri döner.
Bisiklet perisinin sesimizi duyması dileği ile 😊